İş Dünyasında Çeviklik (Agility) ve Çevik Dönüşüm Adımları | Youthall
Fikirlerinize değer veriyoruz. Youthall Gençlerin Beklenti ve Yönelimleri Araştırması'na hemen katılın!

İş Dünyasında Çeviklik (Agility) ve Çevik Dönüşüm Adımları

28 Eylül 2021
İçeriği Paylaş:

Kurumsal dünya; teknolojik gelişmeler, artan rekabet ortamı ve kültürel değişimlerin etkisiyle sürekli bir değişimin içine sürüklenmekte. VUCA dünyası olarak nitelendirdiğimiz hızla değişen bu dünyaya uyum sağlamanın tek yolu hızlı, atik ve çevik olmak. Şirketler, değişen koşullara ayak uydurabilmek için sürekli yenilik yapmalı, planlı hareket etmeli. 

Belirsizliğin hakim olduğu, değişimin ivmesinin gittikçe arttığı bir ortamda şirketinizi birkaç adım ileriye taşımak, iş yerinizde çevik bir öğrenme kültürü oluşturduysanız mümkün. Peki, çeviklik nedir, çevik dönüşüm adımları nelerdir? Bu yazımızda bahsettik, keyifli okumalar!


Agility (Çeviklik) Nedir?

Çeviklik; zaman sınırlı (time-boxed), yinelemeli (iterative), artımlı (incremental) bir iş yapış şeklidir. İnsanların birbirleriyle iletişimine (human communacation), müşteri geribildirimine (customer feedback), değişikliklere uyum sağlamaya (adaptation) ve işe yarar sonuçlar (working results) üretmeye önem verir. 


Nasıl Doğdu?

2001 yılında önde gelen bir grup mühendis, farklı bilgi ve yaklaşımlardan yararlanarak daha iyi nasıl yazılım geliştirebilecekleri üzerine gerçekleştirdikleri çalışmalar sonucunda Agile Manifestosunu yayınladılar. Resmen “Çevik Yazılım Projeleri Yönetimi” olarak ortaya çıkmış olsa da, zamanla farklı sektörlerdeki projelerin yönetimlerinde de uygulanarak proje yönetimi metodolojileri arasında yerini aldı. 


Nasıl Uygulanır?

Farklı metodolojilerden ve bu metodolojilerin prensiplerinden oluşan Agile Proje Yönetiminde baştan sona tekrar eden bir döngü vardır. İlk etapta ana projemizi tüm detaylarıyla oluşturmak yerine bir nevi alt projeciklere ayırarak çalışmak, elimizde her zaman işe yarar sonuç veren, minimum özellikli bir çözüm olmasını sağlar. 


Çevikliğin 4 Değeri


1. Disiplinlerarası Kendini Yönetebilen Takımlar İle Çalışma 
(Cross-Functional, Self-Organized Teams)


Projeler ihtiyaç duyduğu desteği alan ve işi bitireceğine inanılan motive bireyler etrafında inşa edilmeli. Süreçler ve araçlar bir değer yaratmak için kullanılmalıdır. Ekipler, etkileşimleri maksimize edecek şekilde oluşturulmalı ve ekipler arası işbirliği teşvik edilmelidir. Çalışanlar arasında, çapraz işlevselliği önemli ölçüde artıran kesintisiz bir bilgi ve uzmanlık alışverişi sağlanmalıdır. 


2. İşi Anlamlı Küçük Parçalara Bölmek 
(Incremental)


Projeyi anlamlı şekilde bölerek ilerlemek, kapsamlı dokümantasyondan ziyade elimizde çalışan bir prototip olmasını sağlar. Neticeleri gerçek pazar koşullarında gören inovatörler daha hızlı ve değerli işler yapacaklardır. Ekipler, ürünün ufak parçaları üzerinde kısa dönemli birkaç müşteriyle çalışmalı, müşterilerin sevdiği/sevmediği kısımları tespit ederek belli noktaları telafi etmelilerdir. 


3. Müşteri Geri Bildirimi Odaklı Olmak 
(Iterative)


Bu değerde, müşterinin tüm süreçler içerisinde yer alması istenir. Müşterinin ihtiyaçlarını en iyi şekilde tespit edebilmek için müşteri ile yakın temasta olmak önemlidir. Müşteri-danışman rolünden çıkılarak, müşterinin geri bildirimleri doğrultusunda sık yapılan pazar testleri ve hızlı prototipleme müşterilerin değer verdiği noktaya odaklı kalınmasını sağlar. 


4. Değişikliğe Hızlı Uyum Sağlamak 
(Adaptive)


Değişen hızlı koşullara cevap verebilmek, hem bireyler hem de tüzel kişilikler için bugünün en kıymetli kabiliyetlerinden sayılmakta. Geleneksel proje yönetimine yönelik en detaylı planlar, vakit ve nakit kaybıdır. Bunun yerine; teknolojinin değişebileceği, ihtiyaçların farklı olabileceği ve hatta müşterilerin de değişebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. Bu yüzden de bir planı takip etmek yerine, geliştirme sürecinde geç kalınmış olsa bile değişimlere yanıt verebilen pozisyonda olunmalıdır. 


Çeviklik, müşterilerin değişen önceliklerine sürekli uyum sağlayarak müşteri memnuniyetini artırır, en değerli ürün ve özellikleri pazara daha öngörülebilir bir şekilde getirir, riski azaltır. Çoklu disiplinlerden gelen ekip üyelerini işbirlikçi çalışma arkadaşlarına dönüştürerek, organizasyonel deneyimi geliştirir, karşılıklı saygı ve güven inşa eder. Birim rolleri üzerinde mikro yöneticilikle boşa giden zamanı büyük ölçüde azaltır, kıdemli yöneticilerin kendilerini sadece onların yapabileceği daha katma değerli işlere adamasına olanak tanır. 

Son olarak, bir organizasyonun çevik olma yeteneği, zamanla geliştirilmesi gereken bir süreçtir. Herkesin sürekli desteğini gerektirir, bu olmadan sistem uzun vadede bocalayabilir. Bu yüzden çevikliği uyarlamaya ve kendinize özgü bir hale getirene kadar sabırlı olmalısınız. 


Youthall'da işveren markası profilinizi oluşturmak için hemen tıklayın!